Alanya Kalesi Kazısı, 9 asırlık hoşgörü izlerini açığa çıkardı

Alanya Kalesi Kazısı, 9 asırlık hoşgörü izlerini açığa çıkardı
Alanya Kalesi'nde gerçekleştirilen kazı çalışmaları, tarihi kilisenin Selçukluların hoşgörü ilkesinin bir yansıması olarak camiye çevrilmediğini ortaya koyuyor.

Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Alanya Kalesi, devam eden kazı çalışmalarıyla tarihi aydınlatmaya devam ediyor.

Alanya Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Osman Eravşar'ın liderliğinde 2013 yılından bu yana süren üçüncü etap kazı çalışmaları, özellikle "İçkale" kısmındaki yapım tarihi ve ismi henüz netleşmemiş kilise ve çevresine odaklanıyor.

Prof. Dr. Osman Eravşar, İçkale bölgesindeki kazı çalışmalarının büyük ölçüde tamamlandığını belirtti. Ancak "İçkale şapeli" olarak adlandırılan kilisenin naos (tapınak yapısı) bölümünde herhangi bir kazı yapılmadığını fark ettiklerini söyledi ve bu nedenle kilisede kazı çalışmalarına başladıklarını ifade etti.

Kilisenin kesin inşa tarihi ve isminin belirsiz olduğunu vurgulayan Eravşar, kilisenin 12. yüzyılda yonca yapraklı planlı bir kiliseden dönüştürüldüğü sürecine odaklandıklarını açıkladı.

Kazı sırasında önemli cam buluntularına ulaştıklarını belirten Eravşar, duvar yüzeylerinde kilisenin yapım ve değişim aşamalarını gözlemlediklerini aktardı. Kilisenin naos kısmında dört İncil yazarının resmi ve İncil'den alınmış sahnelerin bulunduğunu söyledi ve bu fresklerin büyük ölçüde tahrip olduğunu ekledi.

Eravşar, kilisenin Selçuklu döneminde camiye çevrilmemesinin, Anadolu Selçuklu Devleti'nin İslamiyet dışındaki dinlere bakış açısını yansıttığını belirtti. Alaaddin Keykubat'ın Alanyalı Hristiyan eşi Hunad Hatun'un, din değiştirmediği veya ölümünden sonra Müslüman olduğu konusunda farklı görüşlerin olduğunu dile getirdi. Ancak Eravşar, Selçukluların İslamiyet'i "Dinde zorlama yoktur" ilkesi doğrultusunda yaymadığını ve bu nedenle kilisenin camiye çevrilmemiş olabileceğini düşündüğünü sözlerine ekledi.